Savaş ve kriz; kapitalizm bizi bataklığa sürülüyor!

Son birkaç haftanın sıcak ve güneşli günleri bize iklim krizinin ciddiyetini hatırlattı. Tek endişe kaynağı bu değil çünkü nereye bakarsanız bakın, kriz var.

Ukrayna’daki savaş ve nükleer silahlarla ilgili ıstırap verici yalan poker oyunu ile siyasi krizdir. Hızla yükselen gaz ve elektrik faturaları ve kıtlığın geri dönüşü ile enerji krizidir. Ve bu ekonomik kriz, esas olarak yükselen fiyatlarla kendini gösteriyor, ancak yarın iflaslar ve toplu işten çıkarmalar damgasını vuracak.

Tüm hükümetler ilerleme, barış ve uyum vaat ederken bizi uçuruma götürüyor. Batılı liderlerin Ukrayna’daki savaşla ilgili politikası nedir? Daha fazla silah, istihbarat, eğitmen sağlayarak onu beslemek. Biden, Macron gibi yardımcıların göz yummasıyla, Rusya’yı kalıcı olarak zayıflatmak ve Doğu Avrupa’da ABD emperyalizmini güçlendirmek için yıllarca süren Batı baskısının ardından Putin’in düşmanlığı başlatmasından yararlanıyor.

Dünyanın efendileri bizi savaştan çıkarmıyor, içine itiyor! Hepsi silahlanıyor ve savaşa hazırlanıyor. Ukrayna’daki savaşa ve tüm Avrupa’ya yayılma riskine ek olarak, Çin’e karşı bir savaş öngörüyorlar. ABD için, Şi Jinping’in Çin’i yok edilmesi gereken ana rakip. Batı propagandası onu şimdiden bir numaralı halk düşmanı haline getirdi.

Avrupa ülkeleri hem ekonomik hem de enerji açısından birbirine bağımlı iken, Avrupa Birliği herkese gaz ve elektrik sağlamak için bile ortak bir politika geliştiremedi. "Her koyun kendi bacağından asılır” siyaseti uygulanıyor.

Almanya gibi imkanları olan devletler, kapitalistlerinin hayatını kurtarmak için çek defterini açarken, daha az varlıklıları haksız rekabete karşı haykırıyor. Avrupa Birliği’nin lokomotifi olarak sunulan Fransız-Alman çifti, savaş hayaletinde parçalandı deniyor!

Hükümetin iklim önlemlerine nasıl gülmemeli! Bu kış, çevreci geçiş esas olarak 19 dereceye kadar ısıtmak ve kazak giymekten oluşacak. Milyarlar tutarında yatırım gerektiren enerji dönüşümleri ve çevreci yenileme projeleri yarına ertelendi.

Avrupa Birliği’nin tüm hükümetleri, diğer kıtalardan ithal edilen sıvılaştırılmış doğal gazı depolamak için kaya gazı ve LNG terminallerinin inşası için acele ediyor. Ayrıca kömürle çalışan elektrik santrallerini yeniden çalıştırıyorlar; Fransa’da olduğu gibi Almanya’da da. Bu nedenle iklim geçişi ve aynı zamanda kirlenme hakkında asla bu kadar çok konuşmayacağız!

“Bir fırtınanın ortasında yönetmek zorundayız”, diyerek kendilerini haklı çıkarıyorlar. Ancak bu fırtına, doğal unsurların ürünü değil, başarısızlıklarının sonucu. Politikacı kadrosunun kalitesi ve becerileri ile ilgili bile değil.

Krizler, kâr arayışının, sömürünün ve rekabetin onları götürdüğü yere giden yırtıcıların egemen olduğu kapitalist sistemin sonucu. Bu yırtıcılar, bugün büyük enerji gruplarının yaptığı gibi tüm ekonomiyi yıkmak da dahil olmak üzere her şeyi yapmaya hazır.

Hükümet, işçilerden satın alma güçlerini, emeklilik ve işsizlik haklarını feda etmesini istedi, amacı bu çılgın sistemi korumak. Kabul etmemeliyiz.

En zengin ve büyük kapitalist gruplar her zaman krizlerden ve savaşlardan kârlı çıkar. Hatta bugün enerji ve silah kapitalistlerinde olduğunda, mutlu olurlar. İlk kurban, işçiler olacak ve kendilerini kurtarmak için mücadele etmekten başka seçenekleri kalmayacak.

Marks, işçilerin zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyleri olmadığını söyledi. Bu sözler, en çok sömürülen işçilerin vicdanında her zaman güçlü bir şekilde yankılandı.

Kriz ve savaş zamanlarında, daha da fazla yankı bulacak ve işçilerin, mücadelelerinin sonuna kadar gitmesine yardımcı olacak; bizi uçuruma doğru iten kapitalist bir sınıftan ekonomik ve politik gücü almalıyız.