Erdoğan-Putin yakınlaşması: Soçi zirvesi ve Erdoğan AKP hükümetinin acil çözüm girişimleri…
Son aylarda Türkiye ekonomisinin çöküş aşamasına gelmesi ve bunun artık emekçi ve yoksulların ay sonunu getiremez durumuna sürüklenmesi sadece ekonomik durumu gözler önüne getirmekle kalmadı Erdoğan hükümetini “acil bir çözüm” bulma girişimlerine zorladı.
Erdoğan-Putin yakınlaşması
Türkiye ekonomisi dış gelirlerin çok önemli boyutlarda azalması nedeniyle, Yunanistan’ın yaşadığı gibi, iflas aşamasına geldi. Bütçe açıklarını kapatmak, vadesi gelmiş devasa iç ve dış borcu ve faizlerini her ay ödemek gerekli.
Temel olarak, uygulanan tüm kemer sıkma siyasetleri artık yeterli olmadığı için dış güçlerden, yani Batılı emperyalist güçler olan ABD ve Avrupa Birliği’nden, şu veya bu şekilde ve onların dayattığı şartlarda yardımlar, krediler elde etmek zorunluluğu ortaya çıktı.
Ancak bir zorunluluk var diye Batılı emperyalist güçler hayırseverler olmadıkları için onların umurunda değil ve kendi şartlarını acımasızca dayatırlar. Türkiye’nin emekçileri ve yoksulları, büyük bedel ödeyecek; bunlar hiç umurlarında değil.
Kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıklardan, döndürülen dolaplardan haberdar değiliz. Ama bazı tahminlerde bulunabiliriz: Yunanistan’daki gibi iflas aşamasına gelmiş Erdoğan iktidarı, Batılı emperyalist güçlerden yardım istediğinde, büyük bir olasılıkla, bu emperyalist güçler Erdoğan’a Yunanistan “reçetesi” gibi bir öneride bulundu. Yani Türkiye de, Yunanistan’ın kabul ettiği Osmanlı kapitülasyon şartlarını kabul edecek. Hatırlayacağımız gibi birkaç yıl önce bu “acı reçeteyi” kabul etmek zorunda kalan Yunanistan direk emekçilerin ve emeklilerin ücretlerinden %20’lerin üzerinde kesintiler yaparak bu paraları emperyalist güçlere ödemeyi kabul etti ve bu uygulamalar hala devam ediyor.
Erdoğan AKP iktidarının Putin ümitleri
Erdoğan’ın Putin ile ilişkileri geliştirerek Rusya’nın ekonomik olanaklarını (özellikle doğal gaz, petrol ve Rus pazarını) kullanarak Türkiye’yi bulunduğu ekonomik çıkmazdan kurtarmak girişimleri ve bunun sonunda da gerekirse Rusya’nın başını çektiği Şanghay Beşlisine katılmak “stratejisi” ne “çantada keklik” ne de “engelsiz düz bir yol” değil.
Her şeyden önce Putin iktidarı da ekonomik krizden ve özellikle de Ukrayna’ya karşı başlattığı savaş nedeniyle çok zor durumda. Bu nedenle Putin, Erdoğan’ı kendine çekmek istese de karşılığında birçok yönden yararlanmak istiyor. Yani Erdoğan’ı öncellikle kendi çıkarları için kullanmak istiyor. Yani emperyalistler bizi çok sıkıştırdığı, biz de hemen Putin saflarına geçelim ve kendimizi kurtaralım diye “mucize bir çözüm yok.”
Batılı emperyalistlerin tepkileri
Erdoğan’ın Putin yakınlaşması, Menderes’in Sovyetler Birliği yakınlaşma girişimi gibi bir askeri darbe ile sonuçlanacağını ilan etmek doğru olmasa da emperyalist ülkeler Erdoğan’a bedel ödeteceklerini şimdiden açıkça ifade ettiler. Örneğin ABD, TÜSİAD’la ilişkiye geçerek patronlardan bu konuda tavır koymalarını açıkça istedi. Diğer Batılı güçler de bu girişime karşı olduklarını açıkça ifade ettiler. Örneğin medyada bir yazıda “Erdoğan-Putin görüşmesi Batılı ülkeleri gerdi. Türkiye’ye karşı harekete geçilebilir”… “Soçi görüşmesinin ardından Avrupa’da panik havası hakim. İngiliz Financial Times gazetesi, Türkiye-Rusya arasında derinleşen işbirliğine karşı endişelerini belirtti.
Özcesi, yaptığı talanlar ve yağmalarla Türkiye ekonomisini batıran Erdoğan hükümeti, değim yerindeyse “iki arada bir derde kaldı.” Onu kurtarmak emekçilere düşmediği gibi, eğer emekçiler artık bu hükümet ve patronlar için ağır bedeller ödemeye devam etmek istemiyorlarsa en erken bir zamanda bu sömürü düzenini değiştirmelidir. (07.09.22)
