İstanbul sözleşmesi feshedildi… Peki ya şimdi?
İstanbul Sözleşmesi 2011 yılında imzalandı. Yürürlüğe girdiği 2014 yılında önerdiği yasal tedbirlere uyulduğu için kadın cinayetlerinde düşüş yaşandı. Ancak her yıl en az 400 kadın cinayete kurban gitti. Türkiye’nin sözleşmeden çekildiği gün 12 saat içerisinde 5 kadın öldürüldü, 1 kayıp kadının cansız bedeni bulundu. 2021 yılının henüz 90 günü dolmamışken 88 kadın öldürüldü.
İstanbul sözleşmesi 2014 yılından beri yürürlükte ancak bizler uzun bir süredir evli olduğu kadını öldüren erkeklerin karakol kapılarında “helal olsun sana” sözleriyle karşılandığı; kadın katillerinin cinayetten değil uyuşturucu madde kullanmaktan tutuklandığı; birçok kez polisten koruma istemesine rağmen yine öldürülen; sokak ortasında boğazı kesilen, öldüresiye dövülen kadınların olduğu günlere uyanıyoruz.
Erdoğan, sözleşmeden çıkma kararını savunmak için “kadınlar haklarını vicdanlarda değil, kağıtlarda arayanlara bir çift sözümüz var” dedi. Hakimlerin, savcıların ve polislerin kadın haklarına vicdanlarında nasıl yer verdiklerini; vicdanlarıyla davrandıklarında kadınlara neler olduğunu gördük.
AKP bugünlerde giderek kötüleşen ekonominin baskısı altında siyasi olarak da sallantıda ve bu sebeple her geçen gün daha da baskıcı, dayatmacı ve saldırgan oluyor. Kendi seçmeninin önceliklerine hitap etmek ve oyunun azalmasını önlemek istiyor. Bu sebeple AKP taraftarı dinci gericilerin, İstanbul Sözleşmesini kadınların şiddetten korunmasına yönelik önlemler içeren bir anlaşma yerine toplumun değerleriyle örtüşmeyen ve ahlaksızlığı yaygınlaştırdığını iddia ettiği bir karalama kampanyasına destek oldu. İktidarda kalmak amacıyla her muhalif sesi kısan ve her özgürlük isteğinin bedelini ödeten AKP’nin, kadınların 10 yıl boyunca uygulanması için mücadele ettiği sözleşmeden çekilmesinin amacı, seçmenine güven aşılamak kadar kadınların moral ve siyasi gücünü de ezmek. Sözleşmenin feshini protesto eden kadınlar 7 polis otobüsü ile çevrelenirken aynı polis kadınların katillerini yakalamakla uğraşmıyor bile.
Bu düzenin en demokratik sayılan ülkelerinde bile kadınlar ne işyerinde ne kanun önünden erkeklerle eşitler. Erdoğan’ın söylediği gibi kadınların hakları kağıtlara yazılmakla da sağlanmıyor. Bu sebeple işçi sınıfı yeni bir dünya yaratmadığı sürece kadınlara rahat yok. (27.03.21)