Suriye’nin bombalanması hiçbirimizin çıkarına değil
Cuma günü yerel saate göre gece yarısını biraz geçmişken ABD bombacıları Suriye’de 7 hedefi füzeleriyle vurdu, 22 kişi öldü ve onlarca insan yaralandı. Yaralananların durumu ağır. Hedeflerin Irak sınırının biraz ötesindeki bir ara istasyon ve dinlenme tesisinin bir kısmı olduğu söyleniyor. Bu dinlenme tesisi ve ara istasyon, Suriye’deki, İran tarafından desteklenen isyancı militanlar tarafından kullanılıyordu.
ABD’nin saldırısı, Irak’taki kendi hava üssüne bir roketatar ile saldırılmasından sonra gerçekleşti. ABD’nin hava üssüne yapılan saldırıda bir paralı asker öldü, bir asker yaralandı.
Biden hükümeti görevlileri yaptıkları saldırıyı ABD askeri personelini ve vatandaşını koruyan adil ve orantılı bir yanıt olarak değerlendirdi.
Öyle mi gerçekten?
ABD’nin saldırısında hedef aldığı iki militan grup da Irak’taki hava üssüne yapılan saldırıyı üstlenmedi hatta saldırıyı kınadılar. Böylece gerçekte ABD’nin saldırısının öteki saldırıyla bir ilişkisi olmadığı ortaya çıktı.
Hatta çeşitli askeri ve diplomatik gözlemciler ABD’nin saldırısının daha çok bir mesaj niteliği taşıdığını belirttiler – tüm yandaşlarına ve düşmanlarına gönderilmiş bir mesaj: Her ne kadar köyün muhtarı değişmiş olsa da hala aynı kuralların geçerli olduğunun mesajı.
Trump bir köşeye fırlatmadan önce devam etmekte olan nükleer silahların kontrolü anlaşmasını yeniden tesis etmek isteyen Biden İran’la görüşme sürecini tekrar açmaya yanaşıyor. Aynı zamanda İran ve bölgedeki diğer etkenlerin, ABD’nin elindeki ne kadar güç varsa bölgedeki çıkarlarını korumak için kullanacağını anlamalarını istiyor.
Bu hareket aynı zamanda Suudi Arabistan’ı da rahatlatmak için yapılmış olabilir. Çünkü tam bu sıralarda Suudi Prensi Muhammed bin Salman’ın gazetesi Cemal Kaşıkçı’yı 2018’de öldürttüğüne dair belgeler ortaya çıkartıldı. Suudi Arabistan, bölgedeki etki ve kontrol için İran’la yarışıyor ve ABD’nin bu saldırısı Suudi Arabistan iktidarına Biden hükümetinin kendilerini destekleyeceğinin sinyallerini veriyor.
Suriye başbakanı tarafından kınanan ABD’nin başka bir ülkenin topraklarında gerçekleştirdiği saldırısı sadece mesaj vermek için 22 kişiyi öldürdü. Belli ki Biden hükümeti için o insanların hayatlarının hiçbir anlamı yok.
Kesin olan bir şey var ki o da bu saldırının KESİNLİKLE bir nefsi müdafaa olmadığı.
ABD’nin uyduruk sebeplerle Irak’ı işgalini takip eden bölgede sistematik yıkımı ve etnik köken ile din ayrımcılığını teşvik etmesinin 18. yılında Irak ve Suriye tam anlamıyla talan edilmiş halde. Türkiye, İran ve Suudi Arabistan tarafından desteklenen silahlı gruplar bu ülkeleri kontrol ediyor. ABD, bölgeye müdahalelerini çatışmaların ve çelişkilerin kendi çıkarlarının yararına devam etmesi için yapıyor.
Ve bu felaketten itibaren seçilen 4. ABD başkanı da dünyaya hiçbir şeyin değişmeyeceğinin sinyalini verdi.
Nefsi müdafaa? ABD’nin buyur edilmediği ve dünyanın diğer yarısındaki bir ülkede nefsi müdafaa ne arasın?
Dünya çapında askeri olan tek ülke ABD. Bu bir ülkenin nüfusunun savunmak için attığı bir adım olamaz. Bu ancak ABD kapitalistleri ve hakim sınıfın çıkarlarını, petrolünü ve pazarını korumak için yapılmış olabilir. ABD işçi sınıfına, ABD’nin tüm dünyada asker bulundurmasının hiçbir faydası olmadığı gibi aynı askeri varlık aslında ABD sermayesinin tüm dünyadaki çıkarlarını koruyor.
Bu çıkarlar her gün ABD işçi sınıfının çıkarlarına saldıranlarla aynı.
ABD emperyalizmi Ortadoğu’da yayılan bu yıkımın ana sorumlusu. Tüm dünyada da aynı Ortadoğu’da yarattığına benzer felaketler yaratıyor. ABD emperyalizmi ABD’nin işçi sınıfının temsilcisi azıcık bile olamaz. The Spark (01.03.21)