Hukuk reformu laflarına kanmayalım
Göreve yeni başlayan maliye bakanı, adalet bakanıyla birlikte “hukuk reformunu” konuşmak için patronların ayağına gitti. Ayrıntılar açıklanmadı ama patronlar görüşmelerden memnun olduklarını söylediler.
Bu durumda emekçilerin alarm zili çalması gerekiyor.
Sürekli olarak, ekonomi için dışarıdan kaynak bulunması gerektiği, bunun için de hukuk reformu gerektiği söyleniyor. Oysa yıllardır ekonomik gelişme ve işsizliğin sona ermesi için kısacası şimdi söylenen tüm gerekçeler için emekçilerden kesilen vergiler, patronların kasalarına akıtıldı. Yetmedi, sırtından kâr ettikleri işçilerin ücreti, primi devlet bütçesinden ödendi. Yetmedi, işçiler için oluşturalan işsizlik sigorta fonundaki para patronlara peşkeş çekildi. Devlet siparişleri, ihaleleriyle kasaları şişirildi. Sonuç: aynı terane.
Üstelik patronların adaletle, hukukla ne sorunları var ki? Asıl adalet isteyen emekçiler. Sekiz yıdır tazminatını alamayan madenciler, 17 yılda bitmeyen iş kazası davası, mahkeme kararlarına rağmen yapılan HES’ler, kanuna rağmen zehir saçan termik santral bacaları, üç ayda bitmesi gerekirken ortalama beş yıl süren işe iade davaları, daha binlerce, on binlerce hukuksuzluk patronların derdi mi?
Patronlar, kendi adaletlerini, hukuklarını her zamankinden daha kolay uygulatacak. Çünkü iktidar, kitleler arasındaki desteğini her geçen gün biraz daha yitiriyor. Bu nedenle patronların desteğine daha muhtaç.
Patronlar, tüm sistemi ellerinde tutuyor; ya hukuku takmıyor ya da isteklerini kanun haline getirtiyorlar.
Hem ekonomik kriz hem de sağlık krizinin yaşandığı bu günlerde hukuk reformu, hiç de sevinilecek bir haber değil. Emekçiler 2001’de bizzat tecrübe etmişti. Kriz dönemlerinde patronların hukuku daha hızlı ve acımasız olur. Patronların kâr düzeninin kurallarının daha da etkin hale getireceğini anlamak zor değil.
Emekçiler, her yerde olduğu gibi hukuk sisteminde de adalet istiyor. Ancak emekçilerin çıkarıyla patronların çıkarı birbirine zıttır. Patronların adaleti, emekçilere zarar verecek. Aksini ileri sürüp güzel bir gelecek vaadiyle kendimizi kandırmayalım, kimseye de kanmayalım. (04.12.20)
