İstanbul Sözleşmesi Yaşatır!
Pınar Gültekin henüz 27 yaşındayken bir erkek tarafından katledildi. Katili Cemal Metin Avcı ifadesinde, yeniden birleşme isteğini reddettiği için onu öldürdüğünü kabul etti. Bu ilk kez yaşanmıyor. Kadınlar, yakınlarındaki erkekler – kardeş, sevgili, baba, komşu – tarafından sistematik olarak öldürülüyor.
2011 yılından itibaren erkekler tarafından öldürülen kadınların sayısı 4 katına çıktı. Bu da bize İstanbul Sözleşmesinin önemini bir kez daha hatırlattı.
İstanbul Sözleşmesi, kadınlara yönelik her türlü şiddetin önlenmesi, kadınların her türlü şiddetten korunması, kadınlara yönelik şiddetin faillerin kovuşturulması, yargılanması ve cezalandırılmasına ilişkin hükümler içeriyor.
11 Mayıs 2011’de imzaya açılan İstanbul Sözleşmesi’ne ilk imzayı atan ülkeler arasında Türkiye’de var. Ancak, Türkiye İstanbul Sözleşmesi’nin gerekliliğini yerine getirmediği için çoğu şiddet eylemi raporlanmıyor bile.
Dahası, Türkiye şu sıralar İstanbul Sözleşmesinden çekilmeyi konuşuyor. İstanbul Sözleşmesinden çekilmenin bahanesi ise “toplumsal gelenek ve göreneklerimize aykırılık, boşanmaların artması” vs. olarak gösteriliyor. Sözleşmenin iptalini gündeme getirmek dahi erkeklerin kadınları öldürmesinin yolunu yapıyor.
Oysaki 2011’de Türkiye bu sözleşmeye imza attığında kadın ölümlerinin oranı bir önceki yıla göre %33 azalmıştı. Daha fazla kadının erkekler tarafından öldürülmesini istemiyorsak İstanbul Sözleşmesini savunmalı, daha radikal talepleri içeren maddeler sunmalı ve sözleşme hükümlerinin denetimini kadınlara bırakmalıyız.
21.07.2020