Sinif Mucadelesi

Yerel seçim vaatleri göz boyamak için : Emekçiler, her fırsatta kendi sorunlarını gündeme getirmeli!

Pazar 15 Mart 2009

Seçim yaklaştıkça şehir şehir gezen, iktidar oldukları, ellerinde olanakları olduğunda çözmedikleri sorunları çözme sözü veren, bugüne kadar görmezden geldikleri kitleleri bir süre daha uyutmak isteyen siyasetçiler, bir yandan bol keseden vaatler veriyor diğer yandan birbirlerine hakaretler yağdırıyorlar.

Ne vaatlerin çoğu yerel yönetimle ilgili ne de gerçek sorunlarla. Zaten, hangi seçim sonucunda emekçilerin yaşamlarında bir iyileşme oldu ki?

Seçim, düzen için gerekli bir araçtır. Böylece kitlelere, bin bir kısıtlama ve kural ile elekten geçmiş politikacılar ve partiler arasında seçim yapmaları ve sonra bir beş yıl hiçbir şeye karışmamaları sağlanmaya çalışılır.

Yönetimden şikayetçi iseniz, bir dahaki seçimi beklemeniz gerekir. Protesto kötü, yürüyüş yanlış, baskı yapmak ve görevden alma imkansızdır! Aslında kitleler, oy verme dışında siyasi sistemin tamamen dışında bırakılmış durumda.

Bu tüm seçim sistemi, tüm siyasi sistem için böyle. Ancak her seçim, günün koşullarına göre farklı anlam içerebilir. 2002 seçiminde olduğu gibi, kitleler, siyasi partilerin çoğunu adeta siyasi sistemden silip, 2004’te olduğu gibi kısa süre önce kurulmuş bir partiyi iktidara taşıyabilir. Bu nedenle her seçim, toplumda ifade ettiği anlamına göre değerlendirilmelidir.

Bu sefer seçim, krizin gölgesi ve kaygıları içinde geçtiğimiz genel seçim gibi AKP-CHP kutuplaşmasının devamı görünümünde.

Bunu, geçen seçimde olduğu gibi oylarını arttırmak için özellikle CHP kışkırtıyor. AKP’de bunu iyi bildiği için siyasetini buna göre düzenliyor.

CHP, alttan alta, oyların “AKP’ye karşı en güçlü partide” toplanması gerektiğini söylerken, AKP açıkça, para muslukları bende, CHP’ye oy verseniz zarar edersiniz, diyor. Tabii ki, bir kaç ay önce devletten para alamamaktan şikayet eden DTP’li Diyarbakır Belediye Başkanı’nı “yalancılıkla” suçlayanın bizzat başbakan olması, onların ikiyüzlülüklerini gösterse de, bu onların her zamanki siyasetleri.

Seçim mitingi meydanlarını dolduran kitleler, elbette ki oy deposu olarak görüldüklerinin, kandırıldıklarının, vaatlerin yalan olduğunu çok iyi biliyor. “Sosyal devlet” olmanın gereği denen yardımların sadece seçim öncesinde yapıldığını, yollarının, su, elektik, kanalizasyon, kaldırım inşaatı ve hizmetlerinin bu dönemle sınırlı olduğunu yaşadılar.

Onların kaygısı, çocuğunu veya torunun hangi partinin işe koyabileceğini, kendisini kadroya aldıracağını, belediyeye iş yapan taşeronlarda nasıl iş bulabileceğini kestirebilmek. Bu yönde bir bağlantı kurabilmek. Çünkü siyasi partiler çoğunu tutmasa da en çok sözleri bu gibi seçim dönemlerinde veriyorlar. Bizzat başbakan, bunun canlı örneği.

Bu seçim, krizin feci sonuçlarının gözden uzak tutulmasında da kullanılıyor. Bu da aslında, emekçilerin krizin etkilerinin seçim ertesinde daha da ağır yaşayacağı anlamına geliyor.

İşte bu nedenle, bu seçimin ortaya çıkardığı siyasi ortamı konuşulanlar, vaatler değil, konuşulması gerektiği halde konuşulmayanları gündeme getirmek, sormak, tartışmak için kullanılmalı.

Seçim dönemi, kitleler için sadece dinleme değil, nadir olarak da olsa soru sorabilme, taleplerini ifade edebilme dönemidir. Başbakan, oy kaygısı nedeniyle, geçmişte olduğu gibi iş isteyenlere “ananı da al git” demiyor.

Emekçiler, bu fırsattan yararlanıp işyerlerinden seçim meydanlarına kadar her yerde kendi gerçek sorunlarını dile getirip, tartışmaya açma imkanı yakalayabilir veya böyle bir imkanı olduğunda kullanabilir. Ancak o zaman bu seçim, emekçiler için biraz anlamlı bir hale gelebilir. (03.03.09)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2009  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 129 - 6 Mart 2009  Site yaşamını izle Başyazı   ?