Sinif Mucadelesi

Ekonomik kriz kapıda : Siyasiler çözüm aramıyor, göz boyamaya çalışıyor

Pazar 24 Şubat 2008

Tüm dünya ABD’den gelen ekonomik sarsıntıyla boğuşurken, borsa ve döviz fiyatları inip çıkarken başbakan Erdoğan ekonominin durumuna ilişkin pembe tablolar çizmeye devam ediyor.

Bazı gazeteler, milyarlarca dolar zarar ettiğini açıklayan, ABD Merkez Bankası’nın yardım etme kararı aldığı Merrill Lynch bankasının yöneticilerini konuşturarak; televizyonda canlı yayınları yapılan Davos toplantılarında konuşulanlar aktarılarak Türkiye’nin krizden etkilenmeyeceği söyleniyor. Bu sözde uzmanların, önemli kişilerin kriz başlamadan önce akılları neredeydi, neden krizi engelleyemediler?

Aslında devletler de dahil, hiç kimsenin kapitalist krizi önceden görme, önleme ya da durdurma imkanı yok. Sadece krizden daha fazla kazanç elde etme imkanları olanlar var.

TÜSİAD gibi en büyük patronların örgütleri ise, yetkililerin açıklamalarının aksine, yana yakıla hükümetin başka işleri bırakıp hemen ekonomik krizle ilgilenmesi gerektiğini söylüyorlar.

Patronların sözcüleri, ekonomik büyümenin yavaşlayacağını, milli gelirin artışının duracağını, kâr oranlarının düşeceğini, açıkların artacağını öngörüyor.

Haksız da değiller. Çünkü Türkiye ekonomisi adeta uluslararası tekellerin insafına kalmış durumda. Türkiye devleti, son faiz indiriminden önce yüzde 15.75 oranındaki faizle borçlanan bir ülke olduğu için uluslararası büyük vurguncular, patronlar, her türlü para sahipleri için önemli bir kâr cenneti. Bu faiz oranına en yakın ülke ile arada 4 puan fark var (İzlanda yüzde 11.25, ardından yüzde 11’le Brezilya geliyor). İstanbul Borsası’nın yüzde 70’i yabancı yatırımcılardan oluşuyor. Son yıllarda devletin borçları artmadı ama özel sektörün, özellikle bankaların borçlarında büyük bir artış oldu.

Eğer bu vurguncular, 2001’de olduğu gibi paralarını Türkiye’den çekerlerse bunun oluşturacağı açık nasıl kapanacak? Erdoğan, kendisini bu güne kadar çeşitli nedenlerle destekleyen patronlara, ABD ve Avrupa Biriliği’ne güveniyor. Ama onlar da kendi dertlerine düştü.

Sadece mali sektör değil, üretim sektörü de dışa bağımlı, bağlantılı. Bir çok büyük banka gibi bir çok fabrika ve işletme uluslararası tekellere ait ya da onların ortaklığında. Örneğin Telecom’un sahipleri zarar ettiklerinde Türkiye’de işçi çıkarmayacak mı, zam yapmayacak mı? Bunun garantisi var mı?

Bu nedenle söylenenin aksine ABD’den Avrupa’ya ve tüm dünyaya yayılan krizin dalgaları Türkiye’yi de etkileyecek.

Patronlar her zamanki gibi krizi fırsat bilip işçi sınıfının haklarını biraz daha kısıtlaması için hükümete baskı yapıyor. Oysa krizden en çok işsizler ve ücretliler etkilenecek.

Daha şimdiden işçiler, yeni yılın ardından yürürlüğe giren ve soğuklar nedeniyle kabaran faturalara para yetiştirmenin derdinde. Fazla mesai işçinin neredeyse can simidi oldu. Bazı fabrikalarda tanınmış patronlar bile ücretler yükselmesin diye sendika girmemesi için işçileri aylardır kapıda bekletiyor. Özelleştirilmesi planlanan işletmelerde işçi işini kaybetmemenin derdinde. Patronlar kriz geliyor diye feryat edip, işçiyi zam istememeye, fazla mesai ücreti almadan çalışmaya, keyfi uygulamalara boyun eğmeye zorluyor. Sigortalı işçi, SSK’da yapılacak değişikliklerde hangi haklarını kaybedeceğini hesaplıyor. İşçi ailelerinde benzeri sorunların yükü, gerginliği var. Hükümet ve siyasiler ne ile meşgul?

Elbette hükümet de dahil siyasiler 11 milyonu aşkın ücretli çalışanın son zamlarla artan geçim derdine çözüm aramıyor. Artarak devam edecek olan son kriz dalgasının ilk etkisi hükümete olan güvenin azalması olacak. Nitekim bu süreç başlamış gibi görünüyor. Bu nedenle AKP, ve onunla aynı kafada olan MHP, tek kuruş harcama gerektirmeyen bir çözüm peşinde koşuyor.

Üstelik, bir sorun çıkarsa iki taraf birbirlerini suçlayıp işin içinden sıyrılabilecek. Bundan daha kârlı bir işbirliği olur mu? Erdoğan’ın "kazan kazan" ortaklığı dediği bu olsa gerek. (31.01.08)


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2008  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 116 - 1 şubat 2008  Site yaşamını izle Başyazı   ?