Monsanto dünyayı zehirliyor
Diwayne “Lee” Johnson Kalifornya’da okulların park ve spor alanlarında, “Roundup” isimli ot öldürücüleri kullandı. 2014 yılında kanser teşhisi kondu. Ona Roundup’ın “içilebilecek kadar güvenilir” olduğu söylenmişti. O da bu ürünü kullanmaya devam etti.
Ancak 2015’te Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) yayınladığı bir raporda, Roundup’un ana bileşeni olan glifosat maddesinin muhtemelen kansere neden olacağı belirtilmişti. 10 Ağustos 2018’de Kalifornya mahkemesi, zararlı olduğunu bilerek satışını yaptığı için Monsanto’yu haksız buldu ve Johnson’a 248 milyon dolar tazminat ödemesine hükmetti.
Bu durum, Monsanto’nun ortaya çıkan iç yazışmaları sayesinde öğrenildi. Bu yazışmalarda açıkça görülüyor ki Monsanto, 1980’lerden beri Roundoup’un güvenilirliğine ilişkin ciddi şüphe duyuyordu. 1990’ların sonlarına doğru, şirketin kendisinin yaptırdığı bir çalışma bu maddeyi içeren ürünlerin DNA mutasyonuna sebep olabileceği yönündeydi, yani kansere yol açabilirdi.
Bu sonuçların çıktığı raporlar, adeta toprağın altına gömüldü. Onların yerine Monsanto, ürünlerini denetleyen ve kullanımını düzenleyenleri yanıltmak üzere hayali makaleler yazdırmaya başladı. Hayali araştırmalar yaptırdı. Doğru sonuçları paylaşan bilim insanlarının güvenilirliğini zedeleyecek saldırılar yaptı. Tek bir amaca hizmet ediyordu; o da ürünün güvenilirliğini korumak.
4 bin kişi daha Monsanto’ya dava açıyor. Bunlar yalnızca buz dağının görünen kısmı. Bu zararlı ürünler, neredeyse tüm insanları etkiliyor. Bugün glisofat, en yaygın kullanılan ot öldürücü olarak hala raflarda ve satılıyor. 1974’te ilk tanıtıldığından bu yana 9.4 milyon tonu bahçelerimizde, mısır tarlalarımızda kullanıldı.
Monsanto, tuttuğu avukat ordusuyla, kararı temyiz etmeye hazırlanıyor. Üstelik glisofatın zararlı olduğu yönündeki tüm ibarelerin önünü kapatmak için her şeyi yapacak. Spark (27.10.18)