Sinif Mucadelesi

Devrimci komünist parti inşası

Perşembe 11 Ocak 2018

İşçi sınıfının sömürürü düzeninden kurtulabilmesi ancak toplumu kapitalizmin boyunduruğundan kurtarmasıyla mümkün. Bunu da başarabilmek için devrimci komünist partileri inşa etmek gerekli.

Bir devrimci komünist parti ancak; Marks ve Engels’in bundan 170 yıl önce oluşturduğu bilimsel sosyalizm, yazdıkları Komünist Manifesto temellerinde yeniden inşa edilebilir.

Proletarya temel hedefi gereği, mücadelesini ulusal sınırlarla sınırlandıramaz. Tam aksine hedefi, burjuvazinin uluslar arası ekonomik ve siyasi hakimiyetine son vermek ve işçi sınıfının dünya çapında ekonomik ve siyasi iktidarını kurmaktır.

Komünist hareketin tarihinde parti inşası ve dünya devrimini temsil eden Komünist Enternasyonal inşası iç içe geçmiştir.

Kapitalizmin gelişmesi toplumsal ilişkileri basitleştirdi: Toplumu “düşman ve taban tabana zıt iki büyük sınıfa, yani burjuvazi ve proletaryaya indirgedi.” Komünist Manifesto’da belirtildiği gibi iki zıt sınıf, hep sürekli mücadele içinde. Bu mücadele bazen sadece yer altında bir fabrikada patron ile işçiler arasındaki kavga ile sınırlı kalır. Bazen de daha üst seviyelerde, büyük sınıf kavgaları, grevler ve ayaklanmalar şeklinde olur. Bunlar bazen emekçiler için zaferle, en azından kısmi zaferle ama çoğu zaman küçük veya büyük yenilgilerle sonuçlanır.

Resmi tarihin ve yansımalarının, farklı burjuva devletlerin rekabet ve savaşlarının da ötesinde, tarihin gerçek motoru sınıf mücadelesidir.
Toplumsal kurtuluş için verilen mücadele aynı zamanda bireyselliğe karşı verilen, emekçiler arasında aynı sınıfa ait olma bilincinin oluşması için verilen mücadeledir. Burjuvazinin toplum üzerindeki hakimiyetine son verilmediği müddetçe bu mücadele yeniden ve yeniden gerekli olacak. İşçi sınıfının büyük çoğunluğu, sadece ve sadece devrimci ortamlarda sınıf çıkarları ve ortak siyasi hedefler temelinde bir araya gelir. İşte işçi sınıfı, sadece bu dönemlerde tarihi görevi olan kapitalist toplum ilişkilerini kökünden kazıyarak üretim araçlarının özel mülk olmadığı, rekabetin ve sömürünün olmadığı bir toplumu inşa edebilir.

Komünist Manifesto açıkça “Komünistler hedeflerinin gerçekleşmesi için geleneksel toplum düzenin şiddet yoluyla yıkılması gerektiğini açıkça beyan ederler” diye belirtiyor. Reformist “sosyalistlerin” veya Stalincilerin söyledikleri saçmalıkların aksine, işçi sınıfı, burjuva kanunlarının hüküm sürdüğü bir ortamda iktidara gelemez. İşçi sınıfı, siyasi bağımsızlığını elde edemeden iktidara gelemez: “İşçiler ve özellikle de Birlik, demokrat burjuvalara alkış tutup kuyrukçuluk edeceklerine, resmi demokratlarla birlikte gizli veya açık, ayrı bir örgüt kurup her işçi çevresini işçi merkez ve çekirdeklerine dönüştürüp proletaryanın görüşlerinin ve çıkarlarının burjuvaların etki alanlarının haricinde tartışacağı bir yer olmalı.”
İşte Bolşevik Parti, Rus proletaryasının devlet iktidarını bu temellerde almasını sağladı ve bilimsel sosyalizmin hayatta uygulanmasını, yerküresinin altıda birini kapsayan bir alanda gerçekleştirdi.

Lenin ve Troçki’ye göre Rus proletaryasının 1917’de elde ettiği devrim zaferi “dünya proletarya ordusunun” bir bölüğünün tayin edici bir savaşa katılıp kazandığı bir zaferdi. Devrim sürecinin başladığı Şubat ayı ile Ekim ayı arasında geçen sekiz ay süresince, işçi sınıfının devrimci sürece katılması ve kararlılığı ile Bolşevik Parti’nin oynadığı rolü bir birinden ayırmak mümkün değil. Yani şunu söyleyebiliriz; işçi sınıfının siyasi öncülerini örgütlemiş parti ile işçi sınıfı arasındaki ilişkiler, o zamana kadar tarihte eşine hiç rastlanmamış bir iç içe geçme durumu yaşadı. Bu iç içe geçiş sekiz ay süren sınıf mücadeleleri boyunca sürdü ve devrimin gerçekleşmesiyle zirveye ulaştı.
Devrimin, işçi sınıfının öncüleri ile bu seviyede iç içe geçebilmiş olmasının temel nedeni, devrim öncesi yıllarda Bolşevik Parti militanlarının proletarya ile uyumlu çalışıp birlikte hazırlanmasıdır.

Rusya’da proletaryanın iktidarı ele geçirmesi için gerekli olan partinin nasıl olması gerektiği üzerine yapılan tartışmalar yapılmıştı. Rusya’daki Menşevik ve Bolşevik akımları arasında, proletaryanın zaferi için yapılan tartışmalar çözüm getirdi: Menşevikler, Rus Sosyal Demokrat Partisinin bir parçası olmalarına rağmen kesin olarak burjuvazinin safında yer aldılar.
1917-1921 arasında devrimci dalgalar, Avrupa’nın büyük bölümünü sarsarak Bolşevik yöntemlerin teoride değil, canlı, yani Rus devriminin zaferle sonuçlanması ve diğer devrimci hareketlerin yenilgisiyle ispatladı.
Proletarya iktidarı ele geçirip elinde tutmayı sadece Rusya’da başardı. Proletaryanın Almanya’da, Macaristan’da, Finlandiya’da ve bir dereceye kadar İtalya’da oluşan devrimci ortamların sonuçlanmasındaki rolünde bir sürü etken belirleyici oldu. Bu etkenler arasında her ülkedeki proletaryanın seferberliğinin boyutları var. Farklı ülkelerdeki burjuvaların önceden yaptığı hazırlıkların önemini, siyasi ve askeri yetenekleri ve jeopolitik konumları, ülkenin büyüklüğü, ekonomisinin büyüklüğünü ve askeri açıdan kırılganlığını da unutmamak gerek.

Rus proletaryası sadece iktidarı ele geçirmekle kalmadı, körüklenen iş savaşa, emperyalist güçlerin yaptıkları dış askeri müdahalelere ve çok geniş bir alandaki geriliğe rağmen iktidarı koruyabildi.

Zaman içinde Sovyetler Birliği’nde iktidara gelen bürokrasi, işçi sınıfı ezdi ve Ekim Devrimine sadık kalan bir kuşak devrimciyi katletti. Stalizmin bu sonuçları, dünya devrimci hareketini etkiledi. Stalinizm kapitalist ülkelerdeki devrimci hareketin gelişmesini (örneğin 1936 İspanyol devrimi ve bir ölçüde Fransa’da) engellediği gibi halk cephesi siyasetiyle, işçi sınıfı hareketlerini burjuva partilerinin kuyruğuna başladı.

Büyük kapitalist ekonomik kriz döneminde; 1930’lu yıllara, burjuvazi ile proletarya yeniden uluslar arası seviyede büyük kavgaya tutuştu. Hakim sınıf iktidarını, en azından Avrupa seviyesinde, bir yandan faşizm sayesinde diğer yandan ise Stalizmin desteklediği halk cepheleri sayesinde koruyabildi.
Bizler, Troçki’nin 1938’de kurduğu IV. Enternasyol’e bağlıyız. Ekim 1917 Devriminin yerle bir edilip Stalinci bürokrasinin zafer kazandığı, Almanya’da ve İtalya’da faşizmin iktidara geldiği dönemde, Viktor Serge’in deyimi ile yüzyıl içerisinde gece yarısı karanlığının hakim sürdüğü ortamda oluşan enternasyonale bağlıyız. Bize göre günümüzün emperyalist döneminde devrimci Marksizmin manifestosu olan Geçiş Programı, bugün de geçerliliğini koruyor.

Tarihi açıdan bir kopukluk yaşansa da devrimci komünist partilerin yeniden inşa edilme mücadelesi sıfırdan başlamıyor. Devrimci Marksizm, Marks, Engels, Luxembourg, Lenin, Troçki ve başka bir sürü devrimcinin eserleri sayesinde yaşamaya devam ediyor. İşte devrimci komünist parti, bu temellerde yeniden inşa edilebilir.

Bizim devrimci komünist parti anlayışımız Lenin’in anlayışıdır; bir propaganda aracı olmalı, emekçiler için bir okul olmalı. İşçi sınıfının yaşamına ve en güncel olanlar dahil tüm mücadelelerine katılmalı. Öncelikle işçi sınıfının iktidarını kurması için yani burjuvazinin elinden iktidarı koparıp alabilmesi için bir alet olmalı.

Gerçek bir komünist partinin amacı burjuvazinin kurumlarını devam ettirmek, militanlarının amacı burjuva düzeni içerisinde koltuk sahibi olmak değildir. İşte bu nedenle, emekçilerin tüm mücadelelerini, başlangıçta en sıradan olanları bile sonuna kadar götürmeye çalışır. İşçi sınıfına güvenir ve işçi sınıfının kendisini geçmesinden gocunmaz.

Bir parti çekirdeği, eğer devrimci komünizm için özverili, yetişmiş, Marksist fikirleri öğrenmiş, kararlı, işçi sınıfının geçmiş mücadelelerini bilen ve proletaryanın mücadelelerine katılan militanlardan oluşmuyorsa, büyüyüp gerçek bir partiye dönüşemez.

Parti, ancak devrimci bir dönemde sınıf mücadelelerine katılıp mücadelede olgunlaşmış, yani işçi sınıfının tümüyle bir sınıf olarak eyleme geçtiği ve saflarından binlerce kadın ve erkek militanı ortaya çıkardığında ve onları bu mücadele yoluyla, burjuva iktidarını yıkmak gerektiğine ikna ettiğinde bir kitle partisine dönüşür. Parti, proletaryanın tam devrimci ortamda bulunmadığı dönemde, gün bu gün gelişen şartlarda, işçi sınıfının iktidarı ele geçirmesi için gerekli mücadeleleri verebildiği oranda gerçek bir partiye dönüşebilir.

Devrimci komünist fikirlerin bir kısmını terk ederek daha kalabalık olup, kestirme yoldan devrimci partiyi inşa edebileceğimiz sanmak aptalca. Bunu yapanlar aslında devrimci komünist mücadele hedefinden vazgeçtiklerini gizlemeye çalışanlardır.

Komünist devrimci bir grubun kendini sadece saf propaganda ile sınırlayıp, işçi sınıfının harekete geçip devrimci ortamda saf bir program ve siyaset aramasını beklemek de ciddi değil. İşte buna Lenin’in “komünizmin çocukluk hastalığı” diye söz etmesi boşuna değil.

Bir örgüt, parti aşamasına gelmemiş ve sadece bir çekirdek olsa bile işçi sınıfının canlı mücadelesine katılmalı ve fikirleri ile siyasetini yaymaya çalışmalı. Örgüt sürekli olarak faaliyet alanını geliştirebilmek için devrimci faaliyetlere tamamen katılmaya hazır olmayan ama komünist devrimci fikirleri benimsemiş olan kadın ve erkeklerle birlikte hareket etmeye çalışmalı.
Bir parti inşa edebilmek için militan bir çekirdek mutlaka gerekli. Lenin profesyonel militanlardan söz eder. Bunun nedeni, devrimci komünist faaliyetlerin genişleyerek yayılması ve sınırlı, kısmen veya anlık, devrimci faaliyetlere mümkün olduğu kadar daha kalabalık kadın ve erkek kitlesini birlikte katabilmektir. Lenin Ne Yapmalı kitabında sıkça “profesyonel militandan”, “örgütleyiciler” diye söz eder. İşte bu onların rolünün ne olduğunu çok iyi açıklıyor.

Partinin inşası için hareket eden grupların ve komitelerin “emekçilerin saflarında” olduklarını hissetmeleri gerekli. Aynı zamanda aynı hedef ve programı paylaştıklarını da hissetmeliler. Ancak bu şartlarda, kurulacak olan parti ile emekçiler arasında, siyasi örgütün mücadeleye katılmaya hazır yeni genç emekçi ve aydın kökenli gençleri bulma faaliyetlerine katkıları olur.
Devrimci komünist militan ve sempatizanlar için çevre edinip eylemlerine destek bulmak ve fikirlerini yaymak çok önemlidir. LCD, Sayı 188


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2018  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı:235 - 8 Ocak 2018  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi’nin Sözü   ?