Emekçilere karşı OHAL sopası kullanılıyor
Son MÜSİAD toplantısında patronlara seslenen Erdoğan, OHAL’i kullanarak, işçilerin grev yapma tehlikesini önlediklerini söyledi. Ardından patronlara sordu; “OHAL’den niçin şikayet ediyorsunuz, işiniz mi aksadı?” ve ekledi; “Bir sorun yaşayan şahsıma gelsin.” Benzer bir durum, kıdem tazmınatında da yaşanıyor.
Erdoğan, patronlara verdiği kıdem tazminatını kaldırma sözünü tutmak için harekete geçti. Ancak büyük patronlar işçilerin tepksinden çekindiği için kıdem tazminatına “dokunmayın” dediğinden, hemen gündemden çıkarıldı.
Cumhurbaşkanı, patronlara hizmette sınır tanımıyor. Kanunları, yetkilerini, devlet olanaklarını, patronların çıkarına, milyonlarca işçinin ücret hakkını, yani daha iyi yaşam olanaklarına ulaşma hakkını engellemek için kullanıyor ve bunu açıkça söylüyor. Malumun ilamı! Erdoğan, sarayında oturup kendini her şeye kadir hissediyor.
Geçmişte Özal da benzer konuma gelmişti. Zonguldak madencileri cumhurbaşkanı Özal’ı “Çankaya’nın şişmanı, işçi düşmanı!” diye kovaladı. Özal da işçilerin korkusuyla, orduyu yardıma çağırıp erleri caddelere dikti!
Son bir yılda 3 grev, AKP iktidarları boyunca 12 grev, erteleme bahanesiyle yasaklandı. OHAL’e dayanarak her ay 2, toplam 26 kararname çıkarıldı. Bir uzmanın yaptığı çalışmaya göre bu kararnameler, spordan sivil havacılığa kadar çok farklı alanlarda 258 kanun maddesini değiştirdi.
Son kararname ile AKP tarafından çıkarılan ve patronların isteğiyle aşamalı olarak uygulamaya giren iş güvenliği kanunun tahlikeli işyerleriyle ilgili kısımlarının uygulanması, bir kez daha 2019 sonuna ertelendi. Oysa müfettişlerin yaptığı denetimlerde, liste başı olan TÜPRAŞ’tan en küçük işyerine kadar her yerde, iş güvenliği hiçe sayıldığı için ceza kesilmişti.
Erdoğan, tüm yetkileri elinde toplayarak tıpkı söylediği gibi patronların hizmetine koşuyor. Milyonlarca işçi, ailesi, umurunda değil! FETÖ ile “devleti ele geçireceklerdi” diyerek mücadele ediyor. Buna karşı çıkıyor, çünkü kendisinin yaptığını, yakın çevresiyle birlikte kendisi dışında hiç kimsenin yapmasını, “devleti ele geçirmesini” istemiyor.
Bugün Erdoğan’ın söylediği, istediği, yaptığı her şey doğru, kanunlara uygun; onun karşı çıktığı her şey yıkıcı, terör. En büyük işyerlerindeki sendikalı işçiler, grevle veya başka bir mücadeleyle ücretlerini, haklarını koruyamayıp artıramadığında sadece kendileri etkilenmiyor. Daha küçük işyerlerlerindeki işçiler, çok daha zor duruma düşüyor.
Patronlar organize çalışıyor: Ücret artışını, hakları, yukarıdan aşağıya mümkün olduğu kadar aza indirmek için tetikteler. Arkalarında hükümetiyle, devletiyle, kanunlarıyla, polisi, mahkemeleriyle, koca bir düzen var! Patronların düzenlerinden güç alarak kendilerini güçlü hissetmesi, aslında boş. Çünkü bu düzen her gün milyonlarca işçinin çalışması, çabası sayesinde ayakta duruyor, işliyor.
15 Temmuz’da on binlerce insan, bunu çok iyi gösterdi. İktidarlarını korumak söz konusu olanca kitlelerin ölümüne mücadelesini göklere çıkaranlar, işçinin çıkarları, hakkı, ücreti söz konusu olduğunda tam aksine davranıyor. İşte Erdoğan’ın, iktidarının, düzenin gerçekleri budur! (01.08.17)