Sinif Mucadelesi

İkinci Dünya Savaşı’nın vahşeti unutulmamalı!

Cuma 2 Eylül 2016

Nazi Almanyasının Polonya’yı işgale başladığı 1 Eylül, İngiltere ve Fransa’nın, Almanya’ya savaş ilan etmesi sebebiyle “Dünya Barış Günü” olarak kutlanıyor. Aslında, 1 Eylül hakkında söylenenlerin çoğu doğru değil!

Buna rağmen, Kürt siyasi parti ve örgütlerin “Barış” gününe sahip çıkmaları, kimlerin safında olmaya çalıştıklarını da gösteriyor.

İkinci Dünya Savaşı, aslında Fransa için 1939’da, İtalyan ordularının işgali sebebiyle Etiyopya için 1935’te, Japonya’nın işgal etmesi sebebiyle Çin için 1937’de, Almanya tarafından işgal edilmesi nedeniyle Avusturya için 1938’de, İtalya’nın işgali nedeniyle Libya ve Mısır’da 1940’ta başladı ve ancak Aralık 1941’de dünya savaşına dönüştü.

Savaş, birdenbire başlamadı. Taraflar arasında görüşmeler, anlaşmalar, tekrar tekrar görüşme ve konferanslar yapıldı.

Hitler başkanlığında, İngiltere, Fransa ve İtalya temsilcileriyle 1938’de Münih Konferansı yapıldı. Bu tarihte Afrika’yı saymasak bile Alman orduları, Avusturya’yı, Çekoslavakyanın bir kısmını, Belçika sınırında Ren bölgesini işgal etmişti. İtalya Arnavutluk’u ezmişti. Buralarda yaşayan halkların acıları bu emperyalist politikacıları hiç ilgilendirmedi, Hitler’le egemenlik alanları için pazarlık yaptılar.

Savaşın gelişini, sadece patronlar, siyasetçiler değil, emekçiler de gördü ve engellemeye çalıştı. Avrupa halkları, “Büyük Savaş” denen Birinci Dünya Savaşı’nın vahşetini yaşamıştı, hiç kimse bir daha böyle bir şeyin olacağını aklına getirmiyordu. Ancak aynı kuşak, ikincisini de yaşadı.

Savaş, 1929 krizinin uzun vadeli sonucuydu. ABD’de başlayan derin kriz, hızla yayıldı. Daha o zaman, bugün “küreselleşme” denen emperyalizm, yani finans sermayesinin hakimiyeti tüm dünya ekonomisini ve siyasetini birbirine eklemişti. Kapitalist ekonominin kriz ertesi yıldan itibaren Avrupa’yı vurdu ve sistemi derinden sarstı.

Patronların ilk tepkisi, düşen kâr oranlarını korumak için işçilerin ücretlerine saldırmak, dünyanın başka bölgelerinde yeni pazarlar bulmak için çığırtkanlık yapmak oldu. Devletlerini, hükümetlerini, başkasının pazarına el atmak için bir de sipariş almak için silahlanmaya yönelttiler. İşte bu ortamda emekçiler, tepki gösterdi.

1934-1938 arasında, ABD, İspanya, Almanya ve Fransa’da büyük bir grev ve mücadele dalgası yayıldı. İspanya’da mücadele iç savaşa dönüştü. 1937’de ABD’de çoğu otomotiv sektöründe 2 milyon işçi grevdeydi. Fransa’da işçiler fabrikaları işgal etti, Almanya’da dev işçi gösterileri oldu.

Burjuvazi, savaşa karşı gidişi, faşist yönetimlerin oluşmasını engelleyebilecek bu işçi sınıfı mücadelelerini, orduyu da kullanmaktan çekinmeyerek bastırdı. Aslında esas rolü, sosyal demokrat siyasetçiler üstlendi. İşçi sınıfının haklarını, iktidarını savunan bir partinin olmamasından yararlanan bu siyasetçiler, şu veya bu politikalarla işçilerin önünde set oldular, yanlış yönlendirdiler, uygun gördüklerinde de ezdiler. Çoğu faşist kurşunlarıyla ölse de tarihsel görevlerini başarıyla yerine getirdiler.

İkinci Dünya Savaşı, burjuvazinin, kapitalist düzenini krizle yıkılmaktan kurtarmak, kasalarını yeniden sömürüyle kazandığı kârla doldurmak için faşist yöneticileri ve böylece savaşı seçmesiyle yaşandı.

Bugünkü kriz, benzer etkilerini çoktan göstermeye başladı bile. Krizin en çok etkilediği ülkelerde, burjuvazi kârını korumak için milyonlarca inasanı işsiz bıraktı, sosyal olanakları kısarak milyonlarcasını daha açlık sınırına itti. Şu veya bu gerekçeyle emperyalist devletlerin askeri işgali altında olan onlarca ülke var. Halklar arasında düşmanlıklar büyüdü.

Bu nedenle 1 Eylül, bir kutlama günü değil, burjuvazinin sebep olduğu vahşetin anma günü olabilir.


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2016  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 219 - 2 Eylül 2016  Site yaşamını izle Tarihten... Tarihten... Tarihten...   ?