Ana sayfa > Arşiv > Arşiv 2016 > Sınıf Mücadelesi Sayı : 216 - 6 Haziran 2016 > Fabrikalardan... İşyerlerinden
Taşeron sistemi gerçekten bitiyor mu? Hayır!
Kadro sözünün altından çıkan "özel sözleşmeli personel" uygulamasından etkilecekler arasında hastane çalışanları da var.
Buna göre taşeron işçiler, kamu kurumları ile bir sözleşme imzalayacak. Aslında taşeron şirket aradan çıkarılıyor ve kamu kurumunun kendisi, taşeronluk yapıyor. Sonuçta taşeron işçiler, kadrolu işçilerin sahip olduğu iş güvencesi, kıdem kazanma gibi haklara sahip olamıyor. Üstelik yeni sisteme geçerken işçilerden taşeronda çalıştıkları ve hak ettikleri ama onlara verilmeyen yıllık izin, kıdem, sigorta, ikramiye gibi tüm haklardan vazgeçmeleri isteniyor.
Sözleşmeyi imzalamak için çalışılan kurumun hazırladığı sınav şartı da var. Başta sadece tıbbi sekreter, ameliyat hemşiresi gibi kalifiye işçiler için tasarlanan sınav; temizlik, güvenlik gibi kalifiye olmayan işçileri de kapsayacak. 20-30 yıldır bu işi yapan ve işi belki de herkesten iyi bilen işçilere çalışmaya devam etmek için sınavı kazanın deniyor. Çoğu işçi, matematik, Türkçe gibi derslerde başarılı olamayacak. Hakkını arayan veya farklı siyasi görüşlere sahip işçiler "sınavı kazanamadınız" diyerek işten atılabilir. Sınavı sonucunda işten atılan işçiler, kiralık işçiye dönüşebilir. Kıdem kazanamayacak, düzenli bir işleri ve iş güvenceleri olmayacak. Sürekli farklı işlerde çalıştıkları için sendikalaşma, örgütlenme ve hak ara olanağı olmayacak.
İktidar sürekli yeni gündem ile sınıf mücadelesini ikinci plana atmaya çalışıyor. Din, milliyetçilik, terör tehdidi veya güvenlik vaadiyle işçilerin mücadelesini önemsiz ve ertelenebilir gösteriyor. İşçiler bir yandan bunların etkisiyle bir yandan da işçileri örgütleyecek, bir arada tutacak ve bilinçlendirecek bir örgütün yokluğu, etkisizliği sebebiyle kendi çıkarını öne almıyor.
İşçiler, bu düzende mücadele etmeden hak alamaz. Çünkü işçilerin cebine para girmesi demek, patronların cebinden para çıkması demek. Bugüne kadar tüm haklar, mücadele ile alındı, bundan sonra da öyle olacak. O halde bize düşen burjuva hükümetlerin laf oyunlarına, hileli sistemlerine kanmamak, örgütlenmek ve hakkımızı aramak. Çünkü üreten biziz, öyleyse yöneten de biz olacağız. (01.05.2016)