Sinif Mucadelesi
16 Mayıs 1916 Sykes-Picot Anlaşması

Ortadoğu’nun parçalanmasının başlangıcı

Pazartesi 6 Haziran 2016

Fransız diplomat Picot ve İngiliz meslekdaşı Sykes, 16 Mayıs 1916’da birkaç ay süren müzakerelerden sonra anlaşmayı başardı. Sykes-Picot adıyla bilinen bu uzlaşmanın konusu; Ortadoğu’nun, bugün Lübnan ve Suriye’yi kapsayan bölgenin Fransa tarafından, Irak ve Ürdün’ü kapsayan bölgenin İngiltere tarafından ve Filistin civarının ise uluslar arası işbirliğiyle yönetilecek şekilde üç parçaya bölünmesiydi.

Anlaşma imzalandığında buralar, üç asırdan beri Osmanlı İmparatorluğu’nun topraklarına dahil tek bir bütündü. Bağdat, Şam, Kudüs ve Konstantinopolis (şimdiki İstanbul) gibi bin yıllık büyük şehirler, o zaman hiçbir sınırla ayrılmış değildi ve aralarında çok sayıda sıkı ve sağlam bağ vardı. Fransız ve İngiliz diplomatlarıyla askerleri hızla, sadece kendi emperyalistlerinin ticari ve stratejik çıkarlarına göre bölgeler, daha sonra da ülkeler oluşturdular.

Bu anlaşmalar elbette gizli kaldı. İngilizler ve Fransızlar, çöllerin kabile şeflerinden kentlerin tüccarlarına, milliyetçi Araplardan, İngiliz bakan Balfour’un 1917’de kendilerine Filistin’de Yahudi yerleşim bölgeleri oluşturma sözü verdiği siyonistlere (Filistin’de bir Yahudi devleti kurmayı isteyenlere verilen isim) kadar herkese her şeyi vaat ediyorlardı. Sonuç olarak herkesi Almanların müttefiki Osmanlılara karşı seferber etmek sözkonusuydu. Almanların, dolayısıyla da Osmanlı İmparatorluğu’nun yenilgisinden sonra İngilizler ve Fransızlar, buralara garnizonlarını, idari birimlerini, muhafızlarını gardiyanlarını, işletmecilerini yerleştirerek, paylaştırılan topraklara sahip oldular.

Anlaşmalar, Fransız ve İngiliz halkları için de gizliydi. Somme ve Verdun savaşları sırasında kazılmış siperlere gömülen askerlerin, şeflerinin daha o an zaferin ertesi günü için petrol boru hatlarını ve kazançlı işleri kendi aralarında paylaştıklarını öğrenemeleri sözkonusu değildi. Ekim Devrimi’nden sonra ortaya çıkan hükümet bütün gizli anlaşmalar gibi bu gizli antlaşmayı da, 1917 kasımanda, Petrograd’da yayınlandı. Bolşevikler böylece, Lenin’in “halkın istekleri ile kapitalistlerin çıkarları arasında çelişki” olarak ifade ettiği, müttefiklerin savaştaki, yağmalama ve dünyayı paylaşma gibi gerçek amaçlarını göstermek istiyorlardı. Ortadoğu sözkonusu olduğunda bu durum çok açık, öfkelendirici ve isyan ettiriciydi.

Birleşmiş Milletlerin atası olan Milletler Cemiyeti henüz yeni kurulmuştu. Fransız ve İngilizler askerlerini, hak ve hukuk adına ölmeleri için göndermişlerdi. Bu yeni sömürge sahipliğinden sözedilmiyordu ama Milletler Cemiyeti, güçlü devletlere bu ülkeleri vesayeti altına alma görevini verdi. Bu süreç ne sorunsuz, acı vermeden ne de isyansız geçti. Emperyalistler, kitle katliamı, sürgün, toplama kamplarına gönderme, terör gibi alışılagelmiş yöntemlerini uyguladılar. Örneğin Fransız ordusu, 1925 yılında, Dürzilerin isyanını bastırmak için bombalamak üzere Şam’a kadar gitti.

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, mandacılık bitti ama oluşturulan yeni devletler, 1916’da çizilen sınırlar içinde kaldı. Durum, bir taraftan İsrail devletinin kurulmasıyla, diğer taraftan ABD emperyalizmi ve diğer emperyalistler giderek artan müdahaleleri nedeniyle daha da karmaşık hale geldi.

Ortadoğu’daki Batılı askeri müdahaleler sürdü. Müdahaleler, bütün bir bölgenin gerçek anlamda parçalanıp dağılmasına yol açarak günümüze kadar katlanarak arttı. Stratejik ve petrol açısından çok zengin olan bölge üzerinde emperyalist egemenliği ne pahasına olursa olsun sürdürmek, derin bir karmaşaya, karışıklığa yol açtı. Sykes ve Picot beyler, bu durumu başlatan kişilerdir.


Ana sayfa | İletişim | Site planı | |

Site yaşamını izle tr  Site yaşamını izle Arşiv  Site yaşamını izle Arşiv 2016  Site yaşamını izle Sınıf Mücadelesi Sayı : 216 - 6 Haziran 2016  Site yaşamını izle Anma... Anma... Anma...   ?