Ana sayfa > Arşiv > Arşiv 2015 > Sınıf Mücadelesi Sayı : 206 - 5 ağustos 2015 > Güncel... Güncel... Güncel...
Reformizmin çıkmazı
Yunan kitlelerini destekleyenler Çıpras’ın referanduma ihanet edişi ve teslim oluşunu görünce hayal kırıklığına uğradı.
Çıpras, kemer sıkma siyasetlerini teşhir ederek ve en yoksulları koruma, asgari ücreti arttırma, emekli aylıklarını yükseltme vaadiyle seçilmişti. Bunlar, Çıpras’ı sömürenlerin temsilcisine dönüştürmedi. Aslında hiçbir zaman böyle bir iddiada bulunmadı. Her zaman kapitalist düzen çerçevesinde kaldı, burjuvazinin hakimiyetine karşı çıkmadı, borçların ödenmemesini savunmadı. Yani tefecilerin ülkesinin gelirlerine el koymasına karşı değil. Onun yaptıkları ülkesinin “egemenliği” ve “onurunu” içindi.
Çıpras, Avrupa Birliği parlamentosunda “bağımsız bir hükumet olarak borç yükünü hangi alanda ve ne kadar arttıracağımıza bizim karar vermemiz gerekir” demişti. Bu gibi sözlerle, burjuvazinin Avrupa Birliği’ndeki temsilcilerine, seçilmiş olması yoluyla baskı yapabileceğini mı umuyordu? Büyük burjuvazi, seçimde onaylanmayı hiç de takmıyor! Onun esas hakimiyeti seçimden değil, bankalara, fabrikalara, ticaret ağlarına, kısacası tüm ekonomiye el atmasından!
Şüphesiz Çipras, borç verenleri mantıklı davranmaya çekmek istedi. Çünkü dayatılan kemer sıkma uygulamaları; ülke ekonomisini geriletecek ve de borç ödemeyi daha da azaltacak. Ama sabrı tükenen burjuva temsilciler, bu durumu fırsat bilip bütün halklara siyasi bir ders vermek ve de kendilerine karşı çıkmanın mümkün olmadığını göstermek istedi.
Çıpras burjuvaziye saygılı olduğundan, hem uluslararası hem de Yunan burjuvazisine karşı hareket edip güç dengesini değiştirmek için gerekenleri yapmaya çalışmadı. Kendi burjuvazisine biraz olsun bedel ödetmek için ille devrimci olmaya gerek yok. Çipras, bunu bile yapmadı. Örneğin Yunan gemi sahiplerinin ve Ortodoks kilisesinin vergi ödememe ayrıcalığına bile dokunmadı. Sermayenin denetlenmesine aylarca karşı çıktı ve böylece büyük sermaye sahipleri, milyarları yurt dışına kaçırdı ve sonuçta bankalar battı.
Büyük güçlerin, ülkelerindeki hakimiyetini biraz azaltmaya çalışanlardan en kararlı olanı Kastro idi. Kastro bu yolda en ileri gidendi, çünkü gücünü köylü ayaklanmasından, harekete geçmiş kitlelerden ve de Sovyetler Birliği’nin desteğinden alıyordu. Ancak Kastro’nun temel tercih olan kapitalist düzenden çıkmama, onu da, bugün somut olarak gördüğümüz gibi emperyalizm boyunduruğundan kurtulmaya yetmedi.
Çıpras’ın sadece seçimle sınırlı olan girişimi, feci bir teslimiyetle sonuçlandı. Yunanistan’da yaşananlar açıkça şunu gösteriyor; sömürülenlerle burjuvazinin çıkarlarını birlikte yürütmeye çalışmak boşuna.
Reformist ve milliyetçi önderler, sermayenin hakimiyetini biraz olsun iyileştirme iddiasıyla, sömürülenleri aldatıyor. Sınıf savaşları çok feci ve acımasız. Ekonomik kriz nedeniyle kitleler harekete geçmeden, güç dengesini değiştirmeden ve de iktidarını tümden kaybetme korkusuna kapılmadan, burjuvazinin en küçük bir tavizi bile vermeyeceği kesin. Yunanistan’da kitleler yaşayarak gördüler; en yoksulların ücret ve emeklilik aylıkları bile yukarıdan gelecek bir kararla korunamaz. Kitleler, temel çıkarlarını ancak harekete geçerek, mücadele ederek koruyabilir.
Ümit ederiz ki sömürülenler temel isteklerinden vazgeçmez ve de Çipras hükumetinin dayatmak istediği yeni kemer sıkma karalarını kabul etmezler. Ama tüm bunların da ötesinde gerek Yunanistan’da gerek diğer ülkelerde emekçiler, temel ihtiyaçlarının da ötesinde mücadele ile güç dengesini değiştirerek herkese bir iş, normal bir ücret ve emeklilik aylığını güvence altına almalı.