Kemer sıkma politikalarına karşı oylama
İspanya’da 24 Mayıs pazar günü tüm ülkede belediye seçimleri yapıldı. Endülüs hariç, Bask ülkesi, Galiçya ve Katalonya gibi bütün önemli bölgelerde, bölgesel parlamentoları belirleyen özerk yönetim seçimleri de gerçekleştirildi.
Bu iki seçimin sonuçları, şu anda iktidarda bulunan sağcı Halk Partisi’nin (PP), kitlelere dayattığı kemer sıkma politikasının ve aynı zamanda buna eşlik eden politik dostları ve finans dünyası tarafından gerçekleştirilen tüm yolsuzlukların, skandal ve çalıp çırpmaların giderek daha da artan bir biçimde reddedildiğini gösteriyor.
Bankacılar, banka kredilerini ödeyemeyenleri evlerinden atarken, batmakta olan bankaların milyarlarca lira ile kurtarılmasına karşı başkaldırı rüzgarlarını estiriyor. Başbakan Rajoy’un, krizin sonunun yaklaştığını ilan ettiği konuşmalarına gelince, işsizliği, güvencesiz çalışmayı, geçici işleri, ücretlerde yapılan kısıntıları artık kabul etmeyen kitlelerin öfkesini daha da arttırdı. Rajoy, kuşkusuz kendi mevzilerini korumak için çok yakın zamanda kurulmuş, sağda demir atmış ve hızla gelişen, 1 milyon 400 bin oy alan yeni bir parti olan Ciudadanos (Citoyens) ile ittifak yapmayı ümit ediyor. Ancak henüz hiçbir şey kesin değil.
Halk Partisi, 2007 yılındaki krizden beri birbirini izleyen hükumetlerin politikasının sonuçlarını ödeyen tek büyük parti değil. Solda Sosyalist Parti de (PSOE), iktidarda ve yerel yönetimlerdeyken Halk Partisi’ninkine benzeyen bir politika uyguladı ve bu durum seçmenlerini hayal kırıklığına uğrattı. 24 mayıstaki seçimlerde, gerilemesi göreceli olarak durmuşa benziyor. Öne, en genç ve dinamik yöneticileri koymayı tercih ederek, iki seçimde önemli mevzilerini korudu. İktidarda kalmayı ümit ettiği yerlerde Podemos ve Izquierda Unida gibi radikal akımlarla ittifak yapmasının gerektiği de ortada.
Belediye ve özerklik seçimleri, bu akımların yükseldiğini onaylıyor. Bu yükseliş farklı tonları kapsasa da, yüz binlerce insan tarafından, hükumetin kendilerine dayattığı fedakarlıklara boyun eğmeyi kabul etmemeyi cesaretlendirdi.
Bu akımların en önemlisi Podemos. Podemos, belediye seçimlerinde, kentlere ya da bölgelere göre kendi etrafında çeşitli isimler altında gruplardan oluşan koalisyonlar kurarak, kendisini sistemli olarak aynı isim altında temsil etmeme yolunu seçti. Bu listeler, en önemlileri de dahil, birçok yerel yönetimde gerçekten de önemli başarı kazandı.
Podemos Madrid’de, kendi etiketiyle Ahora Madrid (Şimdi Madrid) adı altında sundu ve kendini Halk Partisi ile neredeyse eşit bir konumda buldu. Madrid belediye başkanı adayı, kitleler içindeki militan geçmişi ve yakın geçmişte kemer sıkma politikalarına karşı yapılan mücadelede oynadığı rolle tanınıyor.
İkinci çarpıcı durum ise Barselona’daki sonuçlar. Burada, Ada Colau tarafından yönlendirilen koalisyon listesi Barselona en comú (Barselona Birlikte) oyların büyük çoğunluğunu aldı ve sağın Katalan milliyetçilerinin listesinin de büyük oranda oylarını alarak, onların ayağını kaydırdı. Ada Colau, popülerliğini Barselona’nın yoksul mahallelerinde, yoksul ailelerin evlerinden atılmasına karşı yapılan mücadelelerde kazandı. Ve onun, Barselona Belediye Başkanı olması gayet mümkün.
Seçim yoluyla karşı çıkışı ölçmeyi sağlayan diğer bir belirti de, İspanyol Komünist Partisi etrafında inşa edilen oluşum olan d’Izquierda Unida’ya (IU) verilen oyların değişmeden kalması oldu. Medyanın can çekişmekte ve ölmek üzere olduğunu söylediği bu parti 1 milyon 59 bin oy alarak konumunu korudu.
Belediye meclisleri ve bölge parlamentolarının kurulmasında kuşkusuz, özellikle de yıl sonunda yapılacak olan genel seçimler nedeniyle bir sürü siyasi pazarlıkla olacak. Bugün için önemli olan, Podemos, IU, Ana Colau’ya doğru yönelenlerin, kendilerini sadece liderleri değiştirmekle sınırlandırmayıp hem siyasi hem de mücadele hedefleri oluşturup, emekçi kitlelerin çıkarları yararına oluşturulacak ve savunulacak bir siyaseti dayatmalarıdır. LO (27.05.2015)