Ana sayfa > Arşiv > Arşiv 2014 > Sınıf Mücadelesi Sayı : 189 - 7 Mart 2014 > Fabrikalardan... İşyerlerinden > İletişim
Ücretler eridi, zam istiyoruz
Bu ay yine ay sonunu göremedik. Bizim açımızdan bu cümle çok şey anlatıyor aslında. Kimimiz kirayı zor denkleştirdi, kimimiz kredi kartı faize girmesin diye sağdan soldan borç aldı. Sene başından beri iyice zora düştük. Eskiden ay sonunu getiremiyorduk, şimdi ise ikinci haftayı dahi göremiyor ay sonuna sakladığımız ellilik banknot.
Hükümet emekçilere enflasyon oranında zam yapılacağını söyledi ve enflasyonu yüzde yedi olarak belirledi. Farklı kaynaklar ise gerçek enflasyonun yüzde yirmilerde olduğunu yazdı. Ama benim gibi bu tür rakamlardan anlamayan biri bile biliyor ki enflasyon çok daha yüksek. Çünkü alım gücümüz dibe vurdu artık. Küçük burjuva, kuraklık var, kış ortasında çiçek açtı mahvolduk derken, bizler yakacak masrafımız düştüğü için mutlu bile oluyoruz. Belki de gerçekten yaz aylarında susuz kaldığımızda bu kez su faturalarından kâr ettiğimiz için sevineceğiz.
Yolsuzluklar, seçimler derken bir de firmanın ihalesinin nasıl sonuçlanacağını bekleyerek kıvranıyoruz. Kimi emekçi yüzde yedilik sembolik zammını alarak bir dahaki seneye daha yüksek zam umut ederken, bizler henüz zam lafını dahi duymadık. Gelin görün ki şirket, bozulan ve kırılan her türlü araç gerecin parasını dahi ücretimizden kesmeye devam ediyor.
Bu ay sadece iki gün yağmur yağdı. Sokaklarda, ellerinde merdiven, araç gereçle işe çıkan işçiler yağmur dinene kadar kıraathanede bir bardak çay içerken, uydu takip sistemine yakalandılar. Tutanaklar tutuldu ve bir toplantı tertiplendi. Hepimize uyarılar verildi. Bir arkadaş “arıza için araçlardan indiğimizde sırılsıklam oluyoruz, yağmurluk vereceğiz dediniz, kış bitti hala vermediniz, bu tutanaklar haksızlıktır” dediğinde amirin cevabı masaya elini vurarak “sen şirketin vereceği bir yağmurluğa mı kaldın? Şirket olmasa donla mı gezeceksin?” oldu. Bunun üzerine ücretimizin az olduğunu ve şirketin iş için gerekli her türlü malzemeyi karşılamakla yükümlü olduğunu söylediğimde konuyu yandaş işçilerin yardımıyla değiştirdi. Üstüne üstlük toplantı yemek saatimizde yapıldığı için herkes toplantının bir an önce bitmesini istedi.
Bu olay gösterdi ki bizim ne halde olduğumuz patronların hiç umurunda değil. Birkaç kişinin söylediği doğrular da onlar üzerinde etkili olmuyor. Tek kurtuluşumuz birlikte mücadeleden geçiyor. Onlar bize karşı ne kadar acımasız ise biz de en az o kadar acımasız olmalıyız. (Bir işçi)